Ne İzledim #2 İzlenebilir Romantik Komedi "Üçlemesi"

Ohannes! diye böğürdü feylesof, içinden. Romantik komedi izleyen kaldı mı? Tipik bir feylesof geleneği olarak, küçümsediği şey de başına geldi, böylece. Oysa ki, LYS biter de ne Godard'lar deviririm ne Traffaut'lar deyu düşünürken. Şuan beynim sanata ve felsefeye her türlü kapanmış durumda açıkçası ve tek istediğim eğlenmek. Kendi başıma. Ve biraz da "Cruel and Beautiful Life"ın son dönemde nasibimi aldığı "cruel" tarafından "beautiful" tarafına pop-corn filmlerle geçmek. Bu süreç (ki yazın başından beri) süresince izlemediğim komedi kalmadı. Adam Sandler halen bana göre komedi işinde bir numero olsa da, Seth Rogen (bkz: kendisi Freaks and Geeks'de ne de uslu çocuktu.) tayfasının işlerine bulaştım. Gülmedim :3 Ama kafam boşaldı ve rahatladım. (Bu açıdan iki önerim: Neighbors -2. filme bulaşmayın, fock yo Kappa nu!- ve Pineapple Express) (Adam Sandler izlemeyenler için de her ne kadar imdb puanı 3,2 olsa da hayvan gibi güldüren Jack and Jill, Just Go With It, halen izlemesem de Punch Drunk Love, 50 First Dates vesaire izleyebilirsiniz.) Tabii işin özünde romantik komediler izledim ki burada yazacaklarım dışında Love Rosie ve özünde güzel bir mesaj taşıyan How To Be Single'a bakabilirsiniz. Aynı Yıldızın Altında'nın filmini de izledim ve beklediğimin ötesinde güzel çıktı ya lan. Ufak bir şok yaşamadım değil.
Bir de, High Fidelity var ki ayrı bir yazının konusu olacak diye düşünüyorum.

***


Two Night Stand

Evet, feylesof bir gece daha gözüne uyku girmez iken, amaaan ne olacak sanki, diyerek büyük bir umutsuzlukla filmi açtı. Ene, Whipslah'teki çocuğun ne işi var burada diye düşündü (Whiplash > Birdman) ve hüzünlendi, ulan sektör sen adamı ne hale sokuyorsun diye. Oysa haberi yoktu ki bu çocuğun başka bir romantik filmini izleyecekti. Oyuncu vesaire gibi detayları geçersek eğer, beklentisiz açıldığında harbiden beklentinin çoook üstünde kalan, güzel müzik, soldan soldan marjinal hareketler, eğlence ve güzel bir öykü içeren bir film bu. Soundtrackleri de zatımca pek bir sevildi. Keza belirtmeden geçmeyeyim, ikisinin de oyunculukları iyi. 

Bir şekilde kendinizi bulmanız da garanti.




Spectacular Now

Neden bu filmi izledim? Çünkü filmin yazarları 500 Days Of Summer'ın da yazarlarıymış. :") Aynı tadı veriyor mu? Peh, tabii ki hayır. Ama izlediğim "lise" filmleri içerisinde Perks of Being a Wallflower'a en yaklaşmış olanlardan biri de buydu. Başrolümüz -yine- Miles Teller, liseli bir "party boy" ve "mükemmel" bir ilişkisi var. Başrol kızımız (bkz: Aynı Yıldızın Altında) ise kendi halinde bir geek. Kızımızın duyduğu "saf" sevgiye alışık olmayan oğlumuz ki kendisi "hasarlı" ve belki "yarım" bir sevgiyle büyümüş, çevresindeki herkes hep bir şeylerden kaçmış, kızımızın bu saf sevgisini mi tercih edecek (bir nevi "önerilen", "olması gereken") yoksa geçmişin getirdiği "hasarlı" olana mı tutunacak? Filmin denklemi bunun üzerine. Belki yazdıklarım spoiler'a girebilir emin değilim ama gençlik dönemine gerçekçi bir bakış açısı sunmuş "hoş" bir film kesinlikle.



The First Time

Eveet, içlerinde en kötü gözle bakıp izlemeye başladığım film bu. En kötü kapatırım, dedim kendi kendime. Başta çok da anlam ifade etmedi, hayırlısı olsun, derken, kızın odasını gördük ve lan... yoksa bu Cohen mi, ay caramba!  Ki daha Doğa'ya (hatırladınız mı? Benim şu canım dostum olan) doğum günü için daha yeni Cohen plağını aldığımız düşünülürse, evrenden bir işaret olmalı dedim ve filmle kilitlendim. Başrol kızda da, kendime dair, ne istediğime dair, ne hissettiğime dair çok şey buldum. Şuan da, indiriyorum bu filmi. Ayrıca ilk defa bu tarz bir filmde "Almodovar"ın isminin geçtiğini duydum. Ki Ronny'i de aslında bir dönem içerisinde bulunduğum insan grubuna ve eski bir arkadaşa inanılmaz benzettim. Sonuç olarak, içlerinde favorim bu film. İzleyin ve de izlettirin.

not: want that puppy 
Sayonaraaa!


Yorumlar

Popüler Yayınlar