Film Gecesi: Les Amours Imaginaires, Noviembre, Tokyo Story ve diğerleri


Les Amours Imaginaires ya da diğer bir deyişle Hayali Aşıklar, yeni nesil yönetmenlerden bir Xavier Dolan filmi. İki yakın arkadaş bir de Davud'un insan sulietindeki hali Nicolas'nın arasındaki aşkı anlatıyor. Fena film değildi. Ergen kızlar arasında şu sıralar çok popüler olmuş bir film ama abartmayın reca ediciğim. Yine de ben beğendim, sevdim. Görselliği iyi olunca can evimden vuruldum. Özellikle marşmelov yağmuru altında Nicolas sahnesi (tablo ismi gibi oldu bu dshgsfd) çoook hoşuma gitti. Xavier Dolan'da gelecek kesinlikle var. Yine de bu filmin imdb puanına katılmadan edemiyorum. Bir yerden sonra yavanlaşıyor. 

not: Arkadaşımızı WKW'ye benzetenler var çekim teknikleri bakımından.


Bir çok insan anarşizm nedir bilmez. Ya da kaos sanarlar. Onlara anarşizmin tiyatro içine yedirildiği bu filmi izlemelerini öneriyorum. Resmen bağrıma öküz oturttu. Alfredo Baeza, büyük umutlar ve fedakarlıklarla konservatuara kaydıyla başlıyor film. Tiyatronun içi boşalmış, kalıplaşmış burjuvazisini reddedip sokaklarda buluyor kendini Alfredo. Koca popolarıyla koltuklarında sadece alkışlayan bir izleyici yerine sahnenin tam ortasında, oyunun tam içinde aktif bir seyirci peşinde bir grup arkadaşını yanına alıyor. Tiyatrodan çıkıp kısırlaşmış akıllara hizmet etmeyi reddederek, sokaklara tiyatroyu taşıyor. Peki sanat sanat için midir yoksa toplum için mi? “El arte es un arma Cargada de futuro”



Yasujiro Ozu'nun Tokyo Story filmini aslına bakarsanız uzun zaman önce izledim. Yıllar geçtikçe aile ve insan yapısındaki bozulma gerçekten çok iyi anlatılmış. Çocuklarından fayda göremeyen yaşlıca bir çiftin, ölen oğullarının eşinden gördükleri ilgi, şefkat ve yardım filmin derdini anlatma yolu. Oldukça akıcı, net bir biçimde vereceğini veren, ciddi anlamda iyi bir filmdi.


Günümüze doğru geliyoruz... When A Wolf Falls In Love With A Sheep, Tayvan yapımı bir festival filmi. Klasik Tayland romantik komedilerinin görsel detaylarda uçmuş versiyonu gibi bir şey. Açıkçası bu filmden beklentim ciddi anlamda düşüktü ve beklediğimden çok, çok daha fazlasını buldum. Yönetmenin eline sağlık, izlememe sebep olan Astrea'nın da tabii.

not: Başroldeki kızı nereden tanıyorum ben diyordum. FONDANT GARDEN'DAKİ KIZMIŞ MEĞERSEM. :O

Ayrıca, Jim Jarmusch başyapıtı Ghost Dog'ı izledim. Yine bir bağra öküz oturtandı. 


Bu film internete düşsün diye nasıl da gün saymıştım 6 ay boyunca... Peki ne zaman izledim? Çıkışının üzerinden 1 yıl falan geçtikten sonra. :") Çok uzun anlaticiğim bir şey yok. Animede son anda dahil olan "Kaname'nin kadın hali pis burjuva kız"ın hikayeye dahil olduğu bölümü yine beni gülmekten kırıp geçirerek anlattılar. Yalnız sayın yönetmen dsgsfhgfjs anladım 2PM'in popülaritesini kullanmak istemişsiniz ama adama en fazla 3 dakika yer verilmişti koskoca filmde hdsgjhsd iyi güldüm fdsghhds 


Gelelim son filme, Secretly and Greatly. Bu filminde çıkmasını baya bekledim ama yine bir hayli geç izledim. Tipik komik başlayıp bağra öküz oturtanlardan. Bu yüzden gıcık oldum filme. Çok daha farklı bir sonla bitebilirdi ama Kim Soo Hyun'un oyunculuğu hatırına bir nebze bu filmi sevebilirim. (Aslında çok da seviyorum yani dhfhsd) 


Öhöm hööhöhöhöhöm bir de şu arkadaş var. sdhghsf

Kısa kısa izlediklerimi anlattım ilk defa. Vayt anasını. Sizin içinizde izledikleriniz, izlemek istedikleriniz, nayır nolamazladıklarınız varsa, Güzin ablanız burada, yazın, çekinmeyin. 

Haydin sayonara.

Yorumlar

Popüler Yayınlar