WKW Günlüğü: Days of Being Wild
Bir önceki günlükte belirttiğim gibi, fiziksel bir ihtiyaç Wong Kar Wai filmleri ve bir film yetmiyor gidermeye.
Days of Being Wild ya da A Fei Zheng Chuan As Tears Go By'dan sonra, üstadın ikinci uzun metrajı. 1990 yapımı bu film, In the Mood for Love ve 2046'nın da başlangıcıdır. Gişede feci bir sonla karşılaştığı için, In the Mood for Love2a bağlanacak ikinci film çekilmez, bu yüzden filmin sonunda bir Tony Leung görsek de, nereye bağlanacağını asla öğrenemeyiz.
Annesinin onu terk edip bir fahişeye vermesiyle, ne kadınlı ne kadınsız, bağlanamayan gibi görünse de, özünde onu terk eden annenin ve üvey annenin intikamını, hıncını kadınların boynuna yükleyen York, öz anneye paralel bir profil çizerek filmdeki iki tip kadın içerisinde oturaklı bölüme yerleşen Shu Li Zhen, üvey anneye paralel bir profil de o çizen, Lulu nam-ı diğer Mimi, uçarı, kaçarı, para için yapmayacağı bir şey olmayan ancak sadece aşkın yarasıyla darmadağın olan... Ve York ile film içerisindeki çatışmayı sağlamakla yükümlü polis 6117, oturaklı, vefakar, dirayetli, sadık, yardımsever ve gönülden.
Üstadın Fransız yeni dalga etkisinin izini en belirgin süreceğiniz, görüntü plastiğinde şahlanacağının sinyallerini en net veren, klasik Hong Kong sinemasından uzaklaşıp kendi çizgisini bulmasına en ramak kalmış, kamera açıları bakımından en özgün filmi. Kadroysa tam bir yıldız şöleni; Leslie Cheung, Andy Lau, Maggie Cheung, Carina Lau, Jacky Cheung...
Saatler, saatler, saatler, 16 Nisan 1960 saat beş -ki doğum günümden 30 küsür yıl bir gün evvel-le başlar hikaye ve birbirlerinden tamamiyle ayrı beş yaşamın, günlük, haftalık ve bazen sadece dakikalık karşılaşmalarının hayatlarına etkisi, tıpkı 223'ün Chungking'de dediği gibi aslında, bir daha hiç karşılaşmayacağımız binlerce insanın yanından geçiyoruz, içlerinde belki bize çok yakın olacaklar var belki de düşman, -belki o karşılaşmalar aşk doğuracak, hayal ve beklenti, kıskançlık, kırgınlık ve hüzün, belki ölüm doğuracak ve belki yepyeni bir yaşamın ipini tutmaya çalışmak gerektirecek...- olanca kudretiyle anlatılıyor böylece. WKW'nin en karizmatik ve en dargın filmi Days of Being Wild.
Hiçbir zaman gerçek aşkı kim bilmeyecek bir bacaksız kuş,
uçtu ve uçtu
rüzgarda uyudu
konamadı bir yere
yoksa ölürdü
bir kuş vardı
ölene kadar süzüldü durdu
aslında hiçbir yere varamadı
çünkü o en başından ölüydü.
Keza, en etkileyeci geniş plan çekimleri, tek bir rengin ton skalasını mükemmel biçimde filmde yedirmesi ve mükemmel müzik seçimiyle, hepsinden öte amatör bir profesyonellik tadıyla, arada kalmışlığı ile sinemada eşine benzerine zor rastlanılır türden bir yapım. İzlenmeden kesinlikle üstad anlaşılamaz, eksik kalır.
Valla güzel film, etkileyici çekimler, efsane diyaloglar falan filan. Uzak doğu filmleri izlemekten çekinen kim varsa rahatlıkla bu resmi olmayan üçlemeyi izlesin 😄.
YanıtlaSilKesinlikle, geniş plan çekimleri çok güzel özellikle.
Sil