Ne İzledim #6
Girizgahı atlayarak değinmek istediğim yegane film; Predestination. Mind-fuck, brainny filmler kulvarında kendine abii yok böyle manyak film janrında yer bulmuş bu güzellik, sinematografik açıdan birçok bilimkurgu-gerilim filmine nazaran daha doyurucu, özellikle soğuk grileri kendilerine yol bellemiş filmlerdense, renk kullanmıyla fark yaratacak cinsten. Oyunculuklar da taş gibi. Ama Predestination'ı Predestination yapan yegane şey kurgusu. Güzel bir paradoks işleniyor ama yönetmenin anlatmaya çalıştıklarını okuyan biri için hiç de şaşırtıcı bir şey yok. (Bkz: Anne ben büyüyünce Tarkovsky olmak istiyorum.) SPOILER! Farzı misal bar sahnesinde arzı endam eden John'un oturduğu yerin tam karşısında kocaman bir Ladies yani kadın tuvaleti var. Ve yönetmen abimiz de bunu gözümüze gözümüze sokuyor. Ya da, Jane'i hamile bırakan adamı bulmaya gittiklerinde John'un durduğu yer/kıyafetinden saniyeler önce bunu çözmek de mümkün, ve hepsinden öte yine bar sahnesinde barmenin aşk için hiç aptalca bir şey yaptın mı? minvalinden sorusuna John'un cevabından sonra barmene sormasıyla verdiği cevap bir kez. zaten kimin kim olduğunu açıklıyordu. SPOILER BİTTİ! Öyle çok da bombastik değil be, abartmayın. Ayrıca filme genetik bilimci gibi yaklaşırsanız, keyif alamazsınız.
Feylesof içindeki pop-corn film aşkını durduramıyordu, ne zaman unutulmazfilmlere girse kapatıp 720p'yi de şöyle bir yokluyordu... hjfghdgfj Bahsedilecek ikinci film ve saz arkadaşları (bkz: üçleme) Divergent. Şu Veronica Roth ablanın bir filmi. Whiplash* var deyu izlemek istiyordum, Star Tv beni kıramayıp bir hafta sonu yayınladı, ben de denk gelince, Four'du mourdu derkeen, hoop! İzledim gitti. İzlemeden evvel umut yok, umut nerde abi, abi umutlar iken, ilerleyen dakika ve saatlerde filmi baya tuttum ben. İşte beklentisizliğin güzelliği! :3 Başta kesinlikle e bu alaycıkuuuş diyorsunuz ki ben bir dönemler deli Açlık Oyunları hayranıydım. (Çünkü genç erişkin distopyaları arasında ideolojik alt yapısı bulunan, bunu zekice kurgulamış yegane kitap serisiydi. Kapitalizm-Sosyalizm ve en sonunda anarşizm ile özünde Troçkist bir yaklaşımla her oluşum yozlaşmaya mahkumdur mesajını veriyordu. En azından 13 yaşındaki feylesof için böyleydi. Tabii sonra o rezalet oyuncu seçimiyle filmin kalitesizliğinin mesajını bangır bangır vermeleri büyük bir hayal kırıklığı oldu.) Fakat, çok sürmüyor bu hissiyat. Çünkü Divergent gapital gapital kokan hareketlere taş atmak yerine daha ziyade sosyal sınıflaşmanın gerek ekonomik gerek sosyo kültürel yönlerine terlik fırlatıyor. Nazikçe. Azıcık da seçmen şapka sosuyla. Keza bireycilik yüceltilirken inceden inceye de Bakunin'e selam durmaktan çekinmemiş pis anarşikler djhkjdhk Serinin ilerleyen filmlerinde tek-elleşen, yobazlaşan ve varlık amacı hizmetten öteye gidip varlığını sürdürmek ve güçlendirmek olan kurumlara ne manaa?msı laf sokuşlar ve akabinde yine sürekli devrime övgüler; yozlaşanı yıkan da yozlaşır. Hiyerarşik kollektifler birey liderin zihnini değil hırsını ön plana çıkarır vesaire vesaire... Güzel mesajlar veren bir film yani. Felsefi yanı kuvvetli ama yine de seçilmiş kız ve onun aşkı klişesinden de vazgeçmiyor. Çok sürprizli, nezdimde sağlam bir oyunculuk da var genel olarak. Keza manşet isimleri de içeriyor. İzlemek kesinlikle sıkmıyor, aksine, lan, lan, laaan dedirtiyor. Hah bir de gapitalizme yegane taş attığı yer de, spoiler, üçüncü filmde baş karakterin dış dünyada tanıştığı şu şirket başkanı. Komisyon-konseyde açığa çıkıyor ki herif her şeyi para için yapmış. spoiler bitti. İlla Açlık Oyunları ile kıyaslamak gerekirse, kitabını okumadığım için filmleri üzerinden yapacağım değerlendirmede Divergent alır. Neden? Sırf Divergent ile Açlık Oyunları'nı kıyaslamak için her tvde denk geldiğimde tüylerimi tiken tiken eden film serisini açtım izledim. İlk film hariç aslında o kadar da kötü değilmiş gördüm ama başlı başına film olarak ele alındığında dahi dead-fish-eye Jennifer Lawrence var elinizde. Türüne nazaran hayli düşük tempoda çekilmiş bir film ve filmin bu tempoyu kaldıramaması var. Hikayenin kilit noktasındaki Gale'in rol yapamaması var. Serinin iki yönetmeninin de, kapitalizm yergisini patlama günü survivor izlediler! seviyesine çekmesi var, senaryo boşlukları var, var anam var. Ancak Divergent -kitapları değil- serisinin daha türünün ruhuna uygun bağımsız bir havası, daha göz dolduran bir mekan seçimi ve hepsinden öte ara ara ritmi kaçırsa da, yine de, yüksek temposundan şaşırmayan bir izlencesi var. tiim dayvercınt hell yiaa
Genç-erişkin distopyalarında ideolojik kırıntılar aradıktan sonra değineceğim son film de, John Tucker Must Die. Şimdi efenim, bu lise konulu güzel soundtracklere sahip filmler kısıtlı. 1 ayda hepiciini izlersiniz. Eğer bu türe karşı gizli bir zaafınız varsa da, eldekini tükettikten sonra kalakalırsınız öyle. İşte tam öyle bir anımda, hiç yoktan karşıma çıkmasın mı bu bayram şekerliği?! Nasıl şirin, nasıl Penn B.'li... Yirim. :"3 Boş vakit geçirmek adına birebir. Üstüne Knocked Up'dan tanıdık bir sima ve One Tree Hill'in adam gibi adamı Brooke Davis de cabası.
haydin sayanora!
Yorumlar
Yorum Gönder